Genç Kalemler


SICAK BİR EL İSTEDİ


O gece savaştan kaçtıklarında yanında kimsesi yoktu Esma´nın. Bir çift ayakkabı veya giysiden çok ailesine özlem duyuyordu. Geride bıraktığı ailesinin kurşunlanmış bedenini görünce gözleri doldu. Ama bu küçüğün ağlamaya hakkı yoktu. Kime ağlayacaktı? Tanımadığı bir kamyonun arkasında oturanlara mı? Kime haykıracaktı? Ben bunu hak ettim mi diye kime soracaktı? Umutsuzca gözyaşlarını sildi. Belki cennete rahata kavuşurum diye düşündü. Sınır kapısına yaklaşmışlardı. Biraz da orada itip kakılmak canını yakmazdı. Silahlar bildiği tek oyuncaktı. Harabelerse bildiği tek eviydi. Ölümün kıyısında yaşayan bir nefes daha son bulsa ne olurdu ki?

Ayağa kalktı ve kamyondan indi. Onu buraya getiren insanlarla beraber İstanbul´a giden otobüse bindi. Şimdi dilenecekti. Ona dendiği gibi daha mutluluğu, sevgiyi tatmamış bir çocuk dilenecekti. Sonra bir köşede unutulacaktı hiç hatırlanmamak üzere. Birkaç saat sonra şehre geldiğinde gözlerinin içi güldü. İlk defa özgürlüğü tatmıştı. Bu kadar insanın sokakta olmasına hayret etti. Bu ona güven hissi vermişti. Zaten gözlerinin parlaması da çok normaldi.

Suriye´de her gün gördüğü top tüfek yoktu burada. Kan, gözyaşı yoktu. Çok şey istemiyordu da ona değer veren birileri, hiç yaşamadığı şeyleri yaşatan bir el olsa yeterdi.

Ertesi gün dilenmeye başladı. Üzerinde ince ve yeşilimsi bir elbise vardı. Kirli ve tozlu. Upuzun merdivenleri olan -onun için devasa bir yapıydı- üst geçide çıktı. Mevsim kıştı. Bu soğuk hava vücudunu değil kalbini üşütüyordu. Mutsuzdu yalnızlıktan ve üzerindeki bir kumaş parçasıyla buz gibi zemine oturdu. Haline akıl erdiremediği belliydi. Para için dilenen insanlar gibi değildi, gerçekten yardıma ihtiyacı vardı. Belki bir gülümsemeye ihtiyacı vardı. Günlerin böyle soğuk ve ıssız geçmesinden her gün umudunu yitirmeye başlamıştı. Esma birkaç kuruştan çok ölümün onu mutlu edeceğini anlamıştı belki de…

Esma artık insanlarla ilgilenmiyordu. Bir el uzatan yoktu. Yalnız bir anne ile çocuğu geçtiği zaman yanından ona dikkat ederdi. ”Anne” diye bir kelime bir varlık yoktu dünyasında ama yine de bu sıcaklık, bu sıcak el Esma ya çok şefkatli gelmişti. Belki son zamanlarda bile bu görüntüyü görmek isterdi. Ona gösterilmeyen şefkati başkasında görmek bile onu mutlu ederdi.

Vücudu buz tutmuştu artık hissetmiyordu hiçbir uzvunu. Kalbinde hala sıcaklık vardı ama artık dayanamıyordu. Kalbi bu dünyadan göç etmeden önce güzel bir manzara görmek onu mutlu etti. Bir ailenin mutluluğunu, bir birine olan bağlılığını izledi. O da hissetmek isterdi böyle güzel duygular… Kim bilir? Belki göklerde bir yerde olur diye umut etti. Kalbinin son atışlarını duyarak…

ZEYNEP GÖKALP

8/A –102

Abdurrahman Yerlikaya Kız Anadolu İHL(İHO)