Oğuzhan DOĞAN


RUHUN ŞAD OLSUN BAYRAK ŞAİRİ


Türk Gençliğini her asırda şiirleriyle milli ve manevi duygularını şevke getirecek olan Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya´nın ölümünün 42. yılında saygı, sevgi ve minnetle anıyorum.

“Ey mavi göklerin beyaz ve kızıl süsü, 
Kız kardeşimin gelinliği, şehidimin son örtüsü, 
Işık ışık, dalga dalga bayrağım! 
Senin destanını okudum, senin destanını yazacağım.”

Dizelerini yazdığı Bayrak şiiriyle Bayrak Şairi unvanını alan Arif Nihat Asya şiirleriyle, geçmişten günümüze kültürümüzü, milli ve manevi değerlerimizi anlatmış ve Türk Milletine, Türk Gençliğine milli ve manevi duygularını hem geliştirme hem de değerlerimize olan farkındalıklarını arttırma anlamında bizlere yol göstericidir.

Her Türk Gencinin Arif Nihat Asya´yı bilmesi, şiirlerindeki derin anlamları sezmesi ve bu yönde hareket etmesi gerekmektedir.

Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya, 7 Şubat 1904 tarihinde İstanbul´da doğdu. 71 yıllık hayatına öğretmenlik, şairlik, milletvekilliği, okul idareciliği gibi meslekler sığdıran Arif Nihat Asya, daha bebekken babasını kaybetmiş, annesi ise yeni bir evlilik yaparak Filistin´e gidince 3 yaşlarında Babaannesiyle yaşamaya başlar. Babaannesinin vefatıyla hayatından bir kişi daha eksilir Asya´nın. Nitekim halası üstlenir Asya´nın bakımı ve Balkan Savaşı´ndan önce halasıyla İstanbul´a gelir. Ardından 1. Dünya Savaşı ortamında büyüyen Bayrak Şairimiz bu dönemde yoğun olan milliyetçilik duygusuyla birlikte şiirler yazmaya başlar.

Bayrak Şairimizin, yaşadığı dönemin milliyetçilik akımıyla başladığı şiirler günümüzde etkinliğini tam anlamıyla sürdürse de gün geçtikçe Türk Gençliği olarak milliyetçilik anlamında zayıflıyoruz.

“Delikanlım! işaret aldığın gün atandan! 
Yürüyeceksin! Millet yürüyecek arkandan! 
Sana selâm getirdim Ulubatlı Hasan´dan!”

Dizesinin yer aldığı Fetih Marşı´nın genel bir çoğunluğu Mehteran Takımından geleceğimize geldiğini ve Mehteran Takımı tarafından yazıldığını zannederken aslında bu marş Bayrak Şairimiz tarafından kaleme alınmıştır. Türk Gençliği olarak çok sevdiğimiz, milli ve manevi duygularımızı şaha kaldıran bu marşın şairini nasıl olur da bilmeyiz?

“Şehitler tepesi boş değil, 
Biri var bekliyor. 
Ve bir göğüs, nefes almak için; 
Rüzgar bekliyor. 
Türbesi yakışmış bu kutlu tepeye; 
Yattığı toprak belli, 
Tuttuğu bayrak belli, 
Kim demiş meçhul asker diye?”

Dizelerinin geçtiği “Bir bayrak rüzgar bekliyor” adlı şiirinde geçmişten günümüze bizlere tarih ve milletçilik rüzgarı estiren Bayrak Şairimizin, konu aldığı ‘Meçhul Asker´in kim olduğunu ve hikayesini Türk Gençliği olarak bilmemiz gerekiyor değil mi?

Bayrak Şairimiz Arif Nihat Asya´nın bahsettiği ‘Meçhul Asker´ şanlı zaferimiz Çanakkale Savaşları sırasında bir Anzak askeri tarafından, başı kesilerek Avustralya´ya götürülen ve bedeni Anafartalar Arıburnu bölgesinde yatmakta olan şehidimizdir. Anzak askerince Gelibolu Yarımadası´ndan Avustralya´ya götürülen Türk Askerine ait mumyalanmış kafatası 2003 yılı 10 Mart tarihinde Avustralya Büyük Elçiliğimize teslim edilmiş ve 18 Mart 2003 tarihinde törenle bugün ki şehit kabrine gömülmüştü.
Arif Nihat Asya´nın şiirine konu olan şehidimizin hikayesini her Türk Gencinin bilmesi gerekiyor ve bu hikayeyle İstiklal Marşımızdan ‘Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar´ dizesi akıllara geliyor.

Türk Gençliği hem Atasını tanımalı, bastığı yeleri toprak diyerek geçmemeli ve günümüzde çok sevdiğimiz! Batı´yı iyi tanımalıdır.

“Kalk yiğidim, yine dağ başını duman aldı. 
Parçalandı bir kıtanın toprakları; 
Aslan payını aslan olmayan aldı. 
Kalk yiğidim, yine dağbaşını duman aldı...”

Dizelerinin bulunduğu Kalk Yiğidim şiiri de biz Türk Gençliği´ne her dönemde ışık olmaya devam edeceği aşikardır.

Ruhu şad, mekânı cennet olsun.