Oğuzhan DOĞAN


KALEMDEN DÖKÜLENLER

Çok mu düşünüyorum?


Hadi önceleri çocuktuk, hayat toz pembeydi. Eğitim hayatı sonlara yaklaştıkça ve hayatın zorluklarıyla karşılaşmaya başladıkça toz pembe görünen uzaklar artık çok yakın pembelikten eser kalmamış aksine kararmış, önünü göremez bir hale gelmişken, mezun olduktan sonra ne yapacağını, hangi şehirde, nerede çalışacağını, kendi ihtiyaç ve sorumluluklarını giderebilmenin derdine düşmeye başlarken üstüne bir de ömrünü birlikte geçirmeyi düşündüğün kişinin sorumluluğunu da yüklenerek ne kadar kendinle birlikte taşıyabilirsin ki?

Sen ailende uzakta, o ailesinden uzakta. Birbirine bütün gönül bağlarıyla bağlanmış iki kişi. Daha kendi sorumluluğunu, ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağın derdine düşmüşken bir de sevdiğin insanın sorumlulukları çıkar ortaya. Acaba ne kadar ileriyi düşünmekteyiz? Ben mi çok ileriyi düşünüyorum ya da sizler mi günlük hayallerle ve günü kurtarmayla zaman harcıyorsunuz.

Kendi ayakları üzerinde duramayan, ailesine maddi olarak bağlı biri nasıl olur da başka birinin sorumluluğunu da üstlenebilir ki?

Hayatı idame edebilmek için iş lazım. 4-5 yıl okumuşsun, lisans diploman var. Önceliğin okuduğun bölümden iş bulmak. Hadi kendi işini buldun peki ya ömrünü vereceğin yanındaki insanı ne yapacaksın? Senin iş imkanın A şehrinde daha fazla ama bir ömür yastığa baş koymayı düşündüğün insanın B şehrinde iş imkanı daha fazla. Bu durumda ne yapılabilir? Velhasıl ne kadar ileriye bakıyoruz?

Tabi ki hayatında olan insanı, sevdiğin, ömrünü geçirmeyi planladığın kişiyi köşeye atacak halin yok ancak alternatifler için diplomayı almayı beklemek ne kadar doğru?

Mezun olmaya daha çok var. O zaman düşünürüz. Büyük bir tören, elinde rulo halinde bir kağıt, mezuniyet belgesini almışsın. Artık dönüşün yok. Peki ya düşünmeye, plan yapmaya vaktin var mı? Hayatın gerçeklerini diplomayı aldıktan sonra fark etmek geç olmaz mı? Ben mi çok düşünüyorum yoksa siz mi düşünmüyorsunuz?