Oğuzhan DOĞAN


KALEMDEN DÖKÜLENLER

Basitleştirmek doğru mu?


Günümüz şartlarında zaman aşımına uğramaya yüz tutmuş görücü usulü evliliklerin annelerimiz, babalarımız, dedelerimiz ve ninelerimiz baz alındığında çok uzun yıllar sürdüğü aşikardır. Peki o dönemlerden bu dönemlere neler değişti?

O günün şartlarında eş dost ve akrabaların tavsiyesi üzerine kurulan evliliklerde zor durumlar olmuyor muydu da eşler birbirinden ayrılmıyordu?

O dönemlerde aile içi birçok sıkıntı yaşansa da, eşler birbirinin yapısını tam olarak bilmese de bir bağlılık söz konusu olduğu, bayanın baba evine dönmesinin hoş gözükmeyeceği düşüncesiyle her iki taraf da birbirine hoşgörü göstererek, bazen susarak bazen kapıyı çarpıp odaya çekilerek, kendi stresini atmak için dışarı çıkarak sorunlar sünger altı edilirken günümüzde hoşgörüsüz mü kaldık da bu kadar boşanmalar, ayrılıklar yaşanıyor.

1 yılda karşımızdaki insanı ne kadar tanıyabiliriz?  5 yılda karşımızdaki insanın ailesini ne kadar tanıyabiliriz? Ne kadar güvenebiliriz ki? Şimdi ki evliliklere baktığımızda herkes severek evlenmiş. Bir insanı nasıl severiz? Sevdiğimiz insana ne kadar hoşgörülü olabiliriz? Gerçekten seven insanlar bir yuvayı bir çırpıda nasıl yıkabilir?

Kişi, karşısındaki insanı tanıyarak sever. Tanıdıkça bağlanır ona. Onsuz geçen belki 1 hafta, belki 1 gün belki 1 saat zulümdür seven insana. Yanında dururken bile mutlu olduğun insana kızıp birlikteliği bitirecek kadar gözü kara nasıl olunabilir ki? Gerçekten sevdiğimiz ya da sevdiğimizi sandığımız insanı ne kadar tanıyoruz?

Bir insanı sevmek için sadece göz rengi, saç rengi, fiziği, güzel konuşması, hoşumuza giden cilvelerinin olması, ciddi duruşu yeterli midir? Şimdiki evliliklerde boşanan insanlar gerçekten birbirini seviyor veya birbirini tanıyorlar mı?

Bir insanı tanımak için ne kadar süre gerekir ki?

Bir insana güvenip yuva kurmak için sadece hobilerinin uyuşması yeterli midir?

Yuva kurmak için boyu boyuna olması yeterli midir?

Yuva kurmak için güzel gözlerinin olması, hoşunuza giden renkte ve şekilde saçının olması, güzel gülmesi yeterli midir?

Yuva kurmak için sadece düzenli olması yeterli midir?

Yuva kurmak için sadece temizliği titizlikle yapması yeterli midir?

Yuva kurmak için sadece güzel yemekler, tatlılar yapması yeterli midir?

Hatta ve hatta kişilerin birbirini sevmesi yuva kurmak için yeterli midir?

Peki yuva kurmaya aday olanlar bunları ne kadar değerlendirmektedir?

Yuva kurmak için belirli imkanlar gerekmez mi?

Evlilik gibi büyük bir adım atan çiftler ne kadar düşünmektedir?

Hayatını vereceğin, bir yastığa baş koyacağın insanla o uzun süreçte neler yaşanılabileceği ne kadar düşünülmektedir?

Karşılıklı sabrın nereye kadar gideceği hiç hesaba katılmış mıdır?

Evlilik gibi kutsal bir durumun günümüzde bu kadar basitleştirilmesi doğru mudur?

Yazının başında dediğim gibi zaman aşımına uğramaya yüz tutmuş görücü usulü evliliklerin günümüz şartlarında hiçbir esprisi kalmamış demek yerinde olacaktır. Çünkü artık, bağımsız yaşamaya alışmışız. Çok fazla o, bu, şu ne der diye düşünmüyor istediğimiz gibi hareket ediyoruz.

Velhasıl eşin, dostun, akrabanın tavsiyesi üzerine değil de kendi seçimlerimizle hareket ederek yuva kuruyoruz. Ancak görüldüğü üzere kendi seçimlerimizde de çok fazla başarılı olduğumuz söylenemez. Bunun nedeni evliliği basitleştirmiş olmamızdan kaynaklanıyor. Hayatımızın belki 30 belki 50 yılını birlikte geçireceğimiz bu kutsal evlilik olayını ince eleyip sık dokumaktansa hayatın sadece toz pembe gelen taraflarıyla hareket ediyoruz ve nitekim 3-5 yıl belki daha kısa sürede de aslında evliliğin toz pembe hayallerle kurulabilecek bir yapının olmadığını görüyoruz. Kişilerin evlilik mertebesini tam olarak kavrayıp ince eleyip sık dokuyarak evlilik adımı atmaları hem ruhsal, hem zihinsel, hem de maddi açıdan kendilerine avantaj doğuracaktır.  

Evlilik, yuvadır, ailedir. Aile toplumun en küçük yapı birimidir ve bu hiçte basite alınacak bir birim değildir.

Allah-u Teala bir yastıkta kocatsın.