Genç Kalemler


İHANETİ GÖRDÜM


O gece yatağımda mışıl mışıl uyuyordum. Salondan televizyon sesleri geliyordu. Son derece ürkütücüydü. Son derece ürkütücüydü. Siyah sesleri, bomba sesleri, hainlere ‘´Dur!´´ diyen mağdur ve mazlum insanların sesleri geliyordu.

Saat 22:00 civarıydı. Sesleri duyunca içeride ne olduğunu merak edip salona geçmiştim. Babam, amcam tarafından atılan ses kayıtlarını dinliyordu. Amcam, Ankara´da yaşadığı için iş yerinden çıkmamıştı. Çünkü gökten yağmur gibi mermi yağıyordu. Amcam, mermilerin ses kayıtlarını atmıştı babama. Annem, televizyondaki haber spikerine bakakalmıştı adeta. Ablam ise elinde Kur´an-ı kerimi okuyordu sessizce. Koşarak annemin yanına sokuluverdim. Haberlerde sosyal medyada her yerde “DARBE!” yazıyordu. Anneme darbenin ne olduğunu sordum. O beni duymuyordu. Televizyondaki haber spikerine öyle bir dalmıştı ki… Haklıydı da. Spikerin beti benzi atmıştı, adeta ölü suratına dönmüştü.

Ablam:

-Hain askerler, kardeşim; hain askerler, bütün bunların sebebi onlar, demişti.

-Hain askerler mi? Hain askerler mi olur hiç! Asker dediğin vatanına, milletine sahip çıkar. Hain asker olmaz abla diye çıkıştım.

Haklısın, dedi ablam. Bu aşağılık zavallılar asker kılıklı hainlerden başkası değil.

Hainler istediklerini zorla söylettiriyorlardı. Bunu görmüyorduk ama hissediyorduk.

Telefonumu alıp sessizce odaya geçmiştim. Küçük bir araştırmadan sonra darbenin ne olduğunu sanırım anlamıştım. Demokratik yollarla yönetimi devirme işi, ihtilal demekti darbe.

Konuyu daha detaylı araştırınca düşmanların hedeflerinin Türkiye´yi ele geçirmek olduğunu anlamıştım. Ama öyle bir şey olmayacağını gönülden, yürekten biliyorum. İçeri döndüğümde babam: “Ben meydana gidiyorum, hazırlanın beraber gidelim.” Demişti. O an içimde bir kıpırtı oldu. Çok mutluydum çünkü vatanıma, toprağıma, memleketime sahip çıkmaya gidiyorum.

Meydana gelmiştik. Ellerindeki bayraklarla meydan hınca hınç insan doluydu. Bir ara babamın telefonu çalmıştı. Arayan amcamdı. “Abi biz şimdi vatana sahip çıkmaya gidiyoruz, aklınız burada kalmasın. Haber vermek için aradım.” Diyordu. Babam telefonu kapattı. Günler, haftalar geçmesine rağmen ailece meydanlara gidiyor akşam ve yatsı namazlarını orada kılıyorduk.

Meydanlara çıkışımız Cumhurbaşkanımızın verdiği emirle olmuştu. Hainlerin soyu kesilinceye, ikinci bir emir gelinceye kadar oradaydık. Yavaş yavaş temizleniyordu güzel ülkem hain emellerden.

Türkiye, huzurlu günlerine kavuşmuştu artık. Yüzlerce şehit vermiştik. Şehitler için elbette üzülüyorduk. Bu ölümcül dünyaya Allah için gelmiştik o halde hiç kuşkusuz Allah için gidecektik. İnna lillah ve inna ileyhi raciun. Vatan size minnettar.

 

 ESLEM SENA KARA

8/A – 104

Abdurrahman Yerlikaya Kız Anadolu İHL(İHO)