Genç Kalemler


BİR BEN BİR DE HAYAL KIRIKLIĞI


 

Hayal kırıklığını bilir misiniz? Hani şu hayallerin kırık camlar arasında asılı kaldığı parçalanmış umut taneleri… Hayallerin uğramaktan en çok korktuğu, yokluğun bitiş noktaları… Özenle büyüttüğümüz, maviden gökyüzünde özgürce uçsun diye savurduğumuz tane tane hayallerin kül gibi cansız uzanmaları bir köşede… Hayal kırıklıkları… Alevlerden arda kalan renksiz küller… Kıyıya vuran son dalganın bıraktıkları… Bir bitiş noktasıdır hayal kırıklıkları. En çok da hayalleriniz azaldığında vurur sizi, haince. Tutunduğunuz dal tükendikçe, daha da çok sarılırsınız, elleriniz kanasa da. Son dal, son umut, son hayal… Öylece asılıyken, çatırdamaya başlayan sesin getirdiği umutsuzluktur o. En karasından, sarıverir dört yanınızı. Adı hayal kırıklığıdır. Kırıktır o da, aynı sizin olduğunuz gibi. Bir hayal tutmuştum ben de bir gün, kendimden habersiz. Öyle sıkı sarılmışım ki canımı acıtacağını görememişim. Kan revan sokağın sonuna kadar koşmuşum. Sokak bitmiş, üzerime bir de kapıları kapanmış. Kalakalmışım ortasında, çaresiz bir ben gibi… Hayallerime bakmışım, onları görmüşüm ama onlara uzanamamışım. Ardımda bırakmışım koşarken, ellerimin arasından düşüvermiş, farkına varmamışım. Kapının eşiğinden kırık parçaları uzatmışlar. Elimi uzatırken bir bir dökülmüşler parmaklarımın arasındaki boşluklardan. Ayaklarıma düştükçe daha da ufalmışlar. Onlar ufalırken ben de yanlarında ufalmışım. Çekmişim dizlerimi göğsüme, yüzümü kapamışım üzerine, kırık camlar arasında ben de oturur olmuşum. Direnmemişim, kabullenmişim. Adını da kırık hayallerim koymuşum. Bir benmişim, bir yokmuşum. Hayallerimi sularken, onlardan terk-i diyar olmuşum…

 

İlayda Nur TOPLU

11/A

İMKB Güzel Sanatlar Lisesi